Kar Senfonisi
…
son kez öptü güneş
yerde kalan beyazı
kadın dokundu soğuğa
karınca yuvasına konuldu
salındı ensesine usul usul yel
yüreğe dokundu, küçülttü bedeni
eylül şiirlerimin üstüne kar yağdı
biraz daha eskitti şehir sokaklarımı
ölümler nedense hep soğukta gelir
ince ince yağar toprağımın üstüne
başaklarımda kış uykusuna yatar
yükün biner göz kapaklarıma
doruklarımdaki hıncım uyanır
gülümser buz tutan yanıma
yalnızlığını soyunur kadın
soba ve kestane aşkına
bahar gelir, yaz gelir
beni çokça terletir
sevdası üstümde
İlkay Coşkun
10,02,2010
________
Kızgın Kum / Rakkase Ölüm
kefenler biçildi özgürlüklere
kavruk dudaklardan esaret şarkıları duyulur
irin toplar kan damarları
pay edilir atlasım
üşüşen leş kartallarıdır vahalarıma,
sütbeyaz dişleri boğazımda
okyanus ötelerinden kurgulanır yarınlar
yarasalar düşer çölün nasibine
Kızıldeniz’in kumlarını ağlatır paletler
duyulmaz avazım,
akar menzilime toplar
ecnebi postalı konar helalimin üstüne
savaş ki; en sıcak, en kırmızı,
asi doğurur kirli yüzü korkunun
hiç recme uğramadı ki düşman
mahzeninde şarap eksik olmaz,
dostlarıyla yudumlar işkenceyi
yaver uşaklarla yazılır kader
baruta boğar, kutsalımı namahrem el
aldı bir defa çöl sıcağını harami
kelepçeler vuruldu göçebe izlere
ağlayacak anneler,
sığınaklara da girer ihanetin bombası
garba yol alır geleceğin kralları,
taçlar giydirilir başlara,
başlara bela
şarkın ortasında döner rakkase,
izler ateşten dansını,
cesedim kum üstünde
İlkay Coşkun
21,06,2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder